Belirginleşen sorular, zorlaşan yanıtlar: Bugün gazetecilik nedir, ne değildir?
Son günlerde çeşitli seviyelerde arttığı ve yaygınlaştığı görülmekle birlikte başlıktaki soru(n) uzunca süredir gündemde. Görüşler, eleştiriler, savunular ve önermeler giderek artıyor.
Yürüyen tartışma iki kutuplu:
Bir kutupta “evrensel gazetecilik ilkeleri” savunusuyla sınır korumacılığına dönüşen muhafazakâr bir reddiye diğer kutupta son dönemde ortaya çıkan pratiklere “yeni dünya, yeni gazetecilik” güzellemeleriyle alan veren bir içerme.
Bir kutupta var olduğu şüpheli bir “altın çağ” için duyulan nostaljik özlem diğer kutupta var olacağı şüpheli “yeni düzen” için gösterilen fütüristik bir meydan okuma.
Bir kutupta “mesleği koruma” misyonu giyinen bir lejyonerlik faaliyeti diğer kutupta “mesleği yeniden tanımlama” iddiasıyla öne atılan cüretkâr bir düzensiz ordu hareketi.
Bütün bu tartışma gazeteciliğin temellerine dönük bir soruşturmayı beraberinde getiriyor. Gazetecilik bir iş midir yoksa bir meslek mi? Sokak röportajcılığı veya Youtube’da yayın yapmak gazetecilik midir, örneğin. Bu soruların kökünde “gazetecilik nedir?” sorusu yatıyor. Bu soruyu yanıtlamak için de gazeteciliğin, tüm toplumsal olgular için geçerli olduğu gibi, “tarihsel” bir oluşum olduğunu dikkatten kaçırmamak gerekiyor. Tarihsel oluşumlar ise statik yapılar olarak değil belli yönelimler taşıyan ilişkisellikler olarak kavranmalı.
Bu yazılar “gazetecilik nedir?” sorusuna yanıt vermeyi değil daha işlevsel ve doğru soruları sormayı hedefliyor. Bunu yapabilmek için de gazeteciliğin dünkü oluşum sürecini, bugünkü dönüşüm dinamiklerini ve yarına giderken görülen eğilim potansiyellerini ele almak gerekiyor. Oldukça katmanlı, uzun ve tek yanıtlar verilemeyecek bir konu bu. O nedenle buradaki tartışmalar, arkasında neo-liberal yeni bir proleterleştirme dalgası bulunan, internetin gazeteciliğe girişiyle boyut ve hız kazanan bir dönüşümü anlama çabasına düşülen ilk notlar olarak görülmeli.