Kadınların gazetecilik alanındaki durumunun ülkenin genel koşullarından bağımsız olduğu düşünmek mümkün değil. Kadın düşmanı ve cinsiyetçi politikaların siyasi iktidar başta olmak üzere egemen yapıların tümü tarafından üretildiği de bu politikalarla mücadelenin bütünlüklü şekilde yürütülmesi ihtiyacı da açık.
Öte yandan bugün 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Kadınların gazetecilik alanında maruz kaldığı ayrımcılık, şiddet, istismar ve tacizi bir kez daha gündeme getirmek için isabetli bir gün olabilir.
Aşağıdaki metin iki bölümden oluşuyor. SAYILARLA başlığını taşıyan ilk bölümde kadın gazetecilerle ilgili istihdam verilerine ve nesnel koşullarla ilgili karşılaştırmalara yer verildi. DENEYİM başlıklı ikinci bölümde ise son iki gün içinde 6 kadın gazeteciyle bu metin için yapılan görüşmelerden, konularına göre kategorize edilmiş alıntılar bulunuyor.
Gökhan Bulut
BİRİNCİ BÖLÜM: SAYILARLA
Genel istihdamda kadınlar
Türkiye’de istihdam oldukça eril. TÜİK Ağustos 2024 verilerine göre işgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 72,1 iken kadınlarda yüzde 36,8. Bu demek ki her 4 erkekten yaklaşık 3’ü çalışıyorken her 3 kadından yalnızca 1’i çalışıyor. Toplam istihdamdaki kadın erkek oranı ise yüzde 67’ye yüzde 32,6. Dolayısıyla çalışan nüfus içinde her 10 çalışanın yaklaşık 7’si erkek ve yalnızca 3’ü kadın.
Öte taraftan enformel, güvencesiz sektör ve işlerde de kadın emeğinin daha çok tercih edildiğini biliyoruz. Güvencesiz işlerde çalışma oranında da yine kadınlar öne çıkıyor.
Gazetecilik istihdamında kadınlar
Ülke genelinde kadın istihdamı oldukça düşükken çeşitli kaynaklardan edindiğimiz sayı ve istatistiklerle gazetecilik alanına baktığımızda da şunları görüyoruz:
- Mesleğe başlangıçta kadınlar:
Kadın-erkek sayılarındaki eşitsizlik daha mesleğe girişte başlıyor ve yaş yükseldikçe dramatik şekilde artıyor. Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Kaderoğlu tarafından yürütülen Gazetecilerin Mesleki Memnuniyeti Araştırması’na göre henüz mesleğin başı sayılabilecek yaşlarda kadın-erkek oranındaki fark yaklaşık 10 puanken bu puan farkı 80’e kadar çıkıyor. İlk yıllarda 100 gazetecinin 45’i kadınken meslek kıdemi arttıkça kadın sayısı 100 kişide 10’a kadar düşüyor.
- Meslek hayatı boyunca kadınlar
Yukarıda ifade edilen dengesizliğe meslek kıdemlerinin cinsiyet dağlımı tablosunda da rastlıyoruz. Anılan araştırmanın anketine katılanların kıdem dağılımı incelendiğinde de görülüyor ki erkeklerin meslekte kalma süresi çok daha fazla.
Tabloya göre meslek kıdemi arttıkça kadın-erkek dengesi çok büyük sapmalarla bozuluyor ve 15 yılın üzerine çıktığında her 4 gazeteciden yalnızca 1’inin kadın olduğu görülüyor. Araştırma, çalışma yılı 25 yılın üzerine çıktığında ise her 10 gazeteciden yalnızca 1’inin kadın olduğunu gösteriyor.
- Meslekte yükseldikçe kadınlar
Gazetecilik kurumlarında kadın yöneticilerin sayısı ve genel içindeki oranı da bu konuda dikkat çeken bir başka unsur.
TÜİK 2021 verilerine göre Türkiye’deki gazetelerdeki (yerel ve ulusal toplam) görev dağılımı şöyle:
Yukarıdaki tabloda kadın sayılarının bu haliyle dahi görece yüksek olduğu söylenebilir. Bunun nedeni yerel basında kadınların görece yüksek oranıdır. Bu durumun nedeni ise yerel basın istihdamında akrabalık ilişkilerinin belirleyiciliğidir.
Öte yandan, meslek içi yükselme ve yönetici pozisyonları konusunda Çiçek Tahaoğlu’nun 2014’te yaptığı bir araştırma ise şunları gösteriyor:
- Gazete künyelerinin yüzde 19’u kadın, yüzde 81’i erkeklerden
- Gazetelerin web sitelerinin künyelerinin yüzde 36,5’i kadın, yüzde 63,5’i erkeklerden
- İnternet haber sitelerinin künyelerinin ise yüzde 40,9’unu kadın, yüzde 59,1’i erkeklerden oluşuyor.
Bu sayı ve oranların günümüzde kadınların aleyhine değiştiğini düşünmek mümkün.
- Ücretlerde kadınlar
Ücretlerdeki cinsiyet dağılımına ilişkin bir veriye bu araştırma kapamında ulaşılamamış olmakla birlikte, kadınların yoğunlaştığı mesleklerde ücretler “kadın işi” karşılığı olarak düşük ödeniyor. ILO ve TÜİK tarafından 2020 yılında yayımlanan Cinsiyete Dayalı Üret Farkının Ölçümü raporuna göre 2018 yılında dünya genelinde kadınlar erkeklerden yüzde 20, OECD ülkelerinde ise yüzde 12,9 daha az ücret alıyor. Rapora göre Türkiye’de cinsiyete dayalı ücret farkı yüzde 15,6. Çocuğu olan ve olmayan kadınlar arasında ücret farkı yüzde 11; annelerin ücret düzeyi babalar ile kıyaslandığında ücret farkı, annelerin aleyhine yüzde 19 düzeyinde. Gazeteciliğin de dahil edildiği “Bilgi ve İletişim” alanında toplam istihdamın yüzde 26’sını kadınlar oluşturuyor ve ücret farkı da kadınlar aleyhine yüzde 10,9.
- Eğitim durumuna göre kadınlar
Kaderoğlu’nun araştırmasında cinsiyete göre öğrenim durumları incelendiğinde ise kadın gazetecilerin erkeklere göre daha yüksek bir eğitime sahip olduğu görülmektedir. Kadın gazetecilerde üniversite mezuniyet oranı yüzde 78,9 iken erkek gazetecilerde bu oran yüzde 63,7’dir. Lisansüstü eğitim oranları anlamlı bir farklılık taşımazken, ortaokul ve lise derecesi erkek gazetecilerde yoğunlaşmaktadır. Genel olarak bakıldığında kadın gazetecilerin yüzde 90,8’inin, erkeklerin ise yüzde 75,1’inin üniversite ve üzeri öğrenim düzeyine sahip olduğu görülmektedir.
Yukarıdaki veriler gösteriyor ki gazetecilik alanında kadınlar:
- daha eğitimli
- daha az sayıda
- daha az kazanıyor
- meslekte daha az kalabiliyor
- daha azı yönetici olabiliyor.
——————————-
İKİNCİ BÖLÜM: DENEYİM
Yapılan araştırmalar, kadın gazetecilerin yüzde 60’nın mesleklerini yaparken “sık sık” veya “ara sıra” ayrımcılığa uğradığını söylüyor. Ayrımcılığa uğramadığını söyleyen kadınların oranı ise yüzde 14’te kalıyor.
Bu yazı için hepsi ulusal yayın yapan mecralarda muhabir olarak çalışan 6 kadın gazeteciyle görüşme yaptım. Hepsi ayrı kurumlarda olmak üzere bu gazetecilerin ikisi televizyon haber kanalı, ikisi haber ajansı ve ikisi de gazetede çalışıyor. Ortalama yaşları 31 ve ortalama meslek yılları 10 olan kadın gazetecilere maruz kaldıkları çeşitli cinsiyet ayrımcılıklarını ve istismarını sordum.
İlgili tüm tartışma ve analizleri sonraya erteleyerek bugün (her biri çok önemli olan ifadeler içinde haddinden fazla çarpıcı olduğunu düşündüklerime vurgu yaparak) görüştüğüm kadın gazetecilerin söylediklerini aktarmakla yetineceğim:
Haber üretim sürecinde kadın-lık
Başarının yakıştırılmaması
- Genç bir erkek muhabir iyi bir haber yaptığında o onun başarısı oluyor, bir kadın yaptığındaysa kaynağı o bilgiyi “kadın olduğu” için vermiş oluyor. Meslektaşlarımızın yorumu genelde böyle. O bilgiyi mesleki pratiğiyle elde ettiği için veya o haberin peşinden çok koştuğu için değil kadın olduğu için böyle bir haberi aldığı düşünülebiliyor. Erkek muhabir için “ışık var” var denir ama kadın muhabir için farklı şeyler düşünülüyor.
- Eşi bir siyasi partide çalışan kadın meslektaşım o partiyle ilgili haber yaptığında “eşi kaynak sağlıyordur” deniliyor ama gazeteci erkek olduğunda bu böyle değerlendirilmiyor.
Ayrımcı korumacılık
- Çalıştığım kurumda gece muhabirliği yapıyordum, Ankara Temsilcisi değişti ve yeni yönetici göreve yeni başladığında bana “sen bir kız çocuğusun, ben seni gecede nasıl çalıştıracağım, habere nasıl yollayacağım” demişti.
- İş paylaşırken filtreyle bakılıyor. Belli işlere erkek muhabirler yakıştırılıyor. Güvenlik endişesi ve korumacılık en büyük bahane.
- Bir habere gitmek istedim haber müdürü göndermedi. Niye diye soruyordum. “Soğuk, uzak” gibi şeyler söyledi. Korumacılık bizim mesleğimizi yapmamızı engelliyor.
- Sahada çalışırken. Kadın muhabirlerin daha “soft” haberlere gönderiliyor.
- Alanda göreve daha kolay kolay gönderilmiyor. Şehir dışına giderken “korkmayın bana bir şey olmaz” kavgasını veriyorum hep. Tabii ki Türkiye’de yaşıyoruz belli bir gerçeklik de var ama bu da kullanılıyor.
Kadınlık ve kadına bakış
Bedenle tanımlanma
- Kadınlar barbi bebek gibi olmalı… “Kadın dediğin bakımlı olacak” deniyor. Depreme gittiğinde bile makyajını yapacaksın, saçını toplayacaksın… Bir erkeğin sakalı çok uzamadığı sürece sorun etmiyorlar ama biz çok zor koşullarda çalışırken bile çok bakımlı olmak zorundayız. Biz ne olursa olsun, iyi görünmek zorundayız.
- “Öncesi-sonrası” karşılaştırmasına çok maruz kalıyor kadınlar. “Makyajsızken böyle makyajlıyken böyle” diye hemen bir görsel düşebilir önünüze.
- “Kadın gazeteci” deyince aklıma ilk olarak yaşadığım sorunlar geliyor. Nasıl giyindiğinle tanımlanıyorsun. Onları aşabilmek ve işinle var olabilmek çok zor. Hem kaynaklarla hem muhabirlerle hem yöneticilerle.
- TV’de dikkat ettikleri şey bir kadının hangi eğitimi aldığı hangi deneyime sahip olduğu değil görsellik. Erkek yöneticilerin kadınların karakterini ve becerilerini silen, görmezden gelen bir yaklaşım var çok büyük oranda.
- Bir kanala yeni bir muhabir alınacaktı. Bir aday vardı. Kişiliği de mesleğe yaklaşımı da haberciliği de herkes tarafından, işe alıma karar verecek olan yöneticiler tarafından da çok eleştiriliyordu ama “ekranda güzel görünüyor” diyerek işe aldılar onu.
- Bakış açısı o kadar meslek dışı ki, işine yaramasa bile “güzel kadın” olduğu zaman onu orada barındırıyor. O kadın için de dezavantaj aslında. O kadın da tacize, istismara maruz kalıyor.
- Çok başarılı bir kadın da eğer “güzel” bir kadınsa o da mesleki bir aşağılamaya maruz kalıyor, kendini yetersiz hissetmesi sağlanıyor. Başarısı fiziksel özelliklerine bağlanıyor. O kadın da o tür önyargılarla uğraşıyor.
Özel hayat ve “aile”
- Mesleğimiz çok eril. Evin de büronun da beklentileri yüksek. Her iki tarafın beklentilerini de karşılamamız gerekiyor ve her iki taraf da çoğunlukla memnuniyetsiz kalıyor.
- Erkek yöneticilerin genç kadın muhabirlere yaklaşımı “kızımız, çocuğumuz” şeklinde oluyor. Biraz alaycılık biraz aşağılama var bunda.
- Hep evlilik ve çocuk soruluyor. Çok önemli bir eleme süzgeci bu. Evliliği erteliyorum. Mesleğimi özgürce yapmak istiyorum.
Cinsiyet koşulları
- Hamileliğim zam dönemine denk gelmişti ve bana en alt düzeyde zam yapıldı “zaten 6 ay olmayacaksın” denilerek. Mesaiye kaldığımda hamile olduğum düşünülmedi ama zamda akla geldi ne yazık ki.
- Kadınlar regl dönemlerinde çok zorlanıyor. “Ben hastayım” deme şansımız yok. Soran olunca “başım ağrıyor” diyorsun. Anlayış görmen de çok çok zor.
Kadın olmak ve meslekte ilişkiler
Yöneticilerin tutumu ve yöneticilerle ilişkiler
- Çok sert bir şekilde söylemek istediklerimi hep törpülüyorum, hep sonrasını düşünerek hareket ediyorum çünkü onunla iş yapacağım. Ama o öyle düşünmüyor. Çok fazla rahatlar. Bu rahatlıkları da bize inanılmaz bir baskı yaratıyor.
- Erkek yöneticiler tacizleriyle bütün çalışma ortamını batırıyor, toparlamak zorunda kalan taraf yine biz oluyoruz, onu rayına oturtmak zorunda olan oluyoruz. Onun duygularını da yönetmeye çalışıyoruz sürekli.
- Zaten kişisel olarak kendisini geliştirememiş ve sınırlarını bilmeyen biri iş ortamında bizi koruyacak herhangi bir kural kaide yok. Yıllardır böyle.
- Yöneticiler, kaynaklar, böyle yaptıklarında koltuklarından olacaklarını bilmeleri gerekiyor, bir yaptırım olması gerekiyor. Ben ondan kendisini yetiştirmesini bekleyemem artık. Yeni bir nesil yetişiyor, her erkeğin bilgili derinlikli, etik kurallara uyan biri olarak yetişmesini bekleyemem.
- Bu yöneticilerin siyaset dünyasıyla da siyasi figürlerle de arası çok iyi. Bu da onlara koruma sağlıyor.
- Erkek üstünlük taslamak istediğinde en zayıf halka olarak kadınları görüyor ve onlara yöneliyor. Bir gün büroda olağanüstü durum vardı. Bir yere ulaşılması gerekiyordu ve o görev bir erkek muhabirindi. Buna rağmen bana bağırıp çağırdı yönetici.
- Bir yöneticiyse, onun konumuna bir şey olmayacak. Bir kadın muhabir onun yaptıklarını anlatsa da bunlar duyulsa da gidecek olan o değil sensin. Bunu kadın da erkek yönetici de çok iyi biliyor. Bunun verdiği güven ve vurdumduymazlık var erkeklerde.
- Erkek yöneticilerin yazdığı habere de yansıyor. Cinsiyetçi başlıklar çok büyük oranda erkek yöneticilerin elinden çıkıyor.
- Bazı taleplere yanıt verseydim şu an çok farklı bir pozisyonda veya daha çok kazanıyor olabilirdim. Karşılık vermedim ve o insan bana karşı düşmanlaştı.
- Yüzüne karşı söylediğinde espriyle karşılıyor, üzerini örtmeye çalışıyor.
- Haber dili zaten doğal olarak çok fazla sansür ve oto sansürden geçiyor ama buna rağmen yazdığım bazı haberde erkek editörlerden “feminizm” yorumu aldığım oluyor.
Kaynaklarla ilişkiler ve alanda karşılaşılanlar
- Meslek dışı görülüyoruz. Niye soru sorduğumuz, niye orada olduğumuz sorgulanıyor bazen. Neden orada olduğumuz, neden yanıt vermesi gerektiğini anlatmamız gerekiyor.
- Kişisel iletişime çok daha fazla dikkat etmen gerekiyor. Kadının kafasında hep bu risk vardır. “Aman fazla samimi olmayayım, aman yanlış anlaşılmasın.”
- Erkek muhabirlere kaynaklarıyla akşam oturuyorlar, maça gidiyorlar, muhabbet ediyorlar, bazıları birlikte “çapkınlık” bile yapıyor. Ben de bazen yemeklere katılıyorum ama mümkünse erken kalkıyorum, çok içmiyorum, arabalarına binmiyorum. Ben bunlara dikkat etmek zorundayım.
- Kaynaklar da kadınlara konuşmaktansa erkek muhabirlere konuşmak istiyor. Kadın hareketi örgütleri, partilerin kadın kolları da dahil buna.
- Stajyer bile olsa haberde erkek muhatap alınıyor.
- Haber kaynakları istedikleri saatte mesaj atabileceklerini sanıyor. Bir kadına daha rahat yazabileceğini düşünüyor.
- Kaynakların haber dışı irtibat taleplerini reddettiğinde telefonun açılmıyor ve hemen bir duvar örülüyor önüne.
- Kadınlar genelde sindirilip geri plana atılıyor. Erkek bir meslektaşa yönelmeyen polis çok rahat kadın gazetecilere yöneliyor.
Duygular, kendine ve mesleğe bakış
- Hep şu ikilemdeyim: Bu mesleği bırakayım mı devam edeyim mi, buna değer mi? O kadar çok mobbinge maruz kalıyorum.
- Başka bir işte çalışsam da yine aynı şeyleri yaşayacağımı düşünüyorum. Ayrıca bu mesleği çok seviyorum ve bir şekilde kadınlık direnişini göstermem gerektiğini düşünüyorum. “Beş sene sonra da bu işi yaparım” diyemiyorum, o kadar umutlu bakamıyorum yaşadıklarım yüzünden. Süreç içinde bırakma noktasına çok geldim ama mesleğe olan sevgim tuttu hep.
- Ne bir insanın yönetici olarak sahip olduğu özellikler bizi koruyor ne iş yaşantısının, özlük haklarının koyduğu kurallar bizi koruyor.
- Tamamen güvencesiz ve güvensiz kendimizi korumaya çalışıyoruz. Mesleğimizi yapabilmek için ekstra bir de insanların duygularıyla, mobbingleriyle uğraşıyoruz. İşin kendisinden çok bu karmaşayla uğraşıyoruz. Mesleğimizi yapamıyoruz aslında.
- Erkeklerin ahlaki tutumunun gelişmesini bekleyemeyecek kadar acil bir konu. Çünkü bizim hayatımızdan gidiyor.
- Acilen yapılması gereken şu: “Düzgün bir kişiliğe sahip olmasanız da öyleymiş gibi davranmak zorundasınız. Davranmazsanız da işinizden olursunuz, itibarınız elinizden alınır” diyecek, bunu gösterecek bir mekanizma.
- Meslek bizi erkekleşiyor. İnsanın bakış açısına yansıyor bu. Mesela ceket giymeyince rahatsız olmaya başladım artık.
- Kadın olarak sürekli ahlakınla sorgulanıyorsun. Bazen sesli bazen sessiz oluyor. Annen, baban, komşun, arkadaşın… Sürekli ahlaken sorgulanıyorsun.
- Asla kafanın arkasındaki bu yargıyı atamıyorsun. O nedenle de biraz daha maskülen oluyorsun. Kendine cinsiyet sansürü uyguluyorsun.
——————————————————————————————————
NOT: Kadın mücadelesinin son yıllardaki direngenliği ve elde ettiği kazanımlar, tüm toplumsal mücadele alanının yolunu açıyor, herkese cesaret veriyor ve herkes açısından öğretici oluyor. Kadınların işyerlerinde, sokakta, evde yürüttükleri her düzeydeki mücadele, gösterdikleri direnç ve kendilerine yaşatılan tüm zorluklara rağmen alanları ısrarla terk etmeyişleri kurucu bir işleve de sahip. Gazetecilikteki kadın varlığı ve -diğer alanlardan görece daha az görünür olsa da- yürütülen mücadele de hem daha nitelikli bir meslek üretimi hem adil bir çalışma yaşamı için ilk sıradaki umut kaynaklarından biri. Kadın varlığının ve mücadelesinin her alanda yükselmesi ve başarıya ulaşması ümidiyle.
Görüşmeyi kabul ederek deneyimlerini ve düşüncelerini paylaşan kadın gazetecilere; sorularımı yanıtlayıp önerilerini sunan Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Kaderoğlu’ya; kaynak taraması konusunda destek veren Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Sinem Kaplan’a; teknik konulardaki desteği için Refleksiyon-Editör Yardımcısı Cemgazi Yoldaş’a teşekkür ederim.
Kapak görseli: Türkiye Gazeteciler Sendikası